Teğmenler
Her konuya atlamak gibi bir yapım yok. Genel anlamda itidalli davranıp, zamana bırakıp, akıl süzgecinden geçirerek bulunduğumuz ortamda konuşalım yazalım diye düşünürüz.
04/09/2024 19:36 | Son Güncelleme : 13/12/2025 18:13 | Okunma Sayısı : 232 | omerkvnc
Önce bir giriş yapalım.
Yirmi yıla yakın bir süre önce yazmaya başladığım zamanlarda tanıştığım değerli gazeteci kardeşim Ömer Kıvanç Bey aradı. “Uzun zamandır yoksunuz, düşüncenizi başkaca sitelerde görüyoruz ama çok sık olmuyor. Yeni bir başlangıç yaptık ve site açıp fikirlerimizi, birikimlerimizi paylaşacağız, sizde burada olmalısınız.” Dedi.
Kendilerine yazmış olduğum kitaplarla hemhal olduğumu, köşe yazısından çok kitaplara ağırlık verdiğimizi söyledik ama günlük düşüncelerimizi ve yerel ve ülke genelindeki olaylara bakışımızı yazma arzusu gelen teklif ile alevlendi.
Belki günlük yazamayız ama mümkün olduğunca sık yazmak üzere sözleştik Ömer kardeşimle ve hadi yeniden Bismillah diyelim dedik.
…
Her konuya atlamak gibi bir yapım yok. Genel anlamda itidalli davranıp, zamana bırakıp, akıl süzgecinden geçirerek bulunduğumuz ortamda konuşalım yazalım diye düşünürüz.
30 Ağustos Türk milleti için çok önemli bir tarihtir. Ama özellikle Muvazzaf askerler için bir başka önemi vardır.
Subay ve Astsubaylar için 30 Ağustos rütbe bekleme süresinin sona ermesi, kıdem ve terfi takma zamanını gösterir.
Askeri öğrenciler ise talebelik hayatından kurtulup, uzunca süredir gerektiğinde bir er gibi yat kalk eğitimi yaptığı, gerektiğinde yatılı çocuk gibi ranzasında battaniyesini kafasına çekip ağladığı, gerektiğinde birinden diğerine koşturduğu dershaneler arasında tören mangası gibi uygun adımda yürüdüğü günler geçmiş komutan olmuştur. 30 Ağustos’ta rütbesini takar çıkar kıtaya.
Her 30 Ağustos’ta olduğu gibi Harp okulunun mezuniyet töreni oldu. Yemin ettiler ve diplomalarını aldılar. Ardından Mezun olan Teğmenler bir araya gelip ikinci bir yemin ettiler.
Bu ikinci yeminle aslında hiç olmaması gereken gelişmeler oldu. Birincisi bu ikinci yemin gereksizdi. Zaten resmi yeminde ülkeye ve Cumhuriyete bağlılık, millete devlete sadakat, kanunlara nizamlara uyma sözü namus üzerine verilmiştir. İkinci bir yemin hassas bir dönemde olan, maalesef düne kadar darbeler ile demokrasiye ara veren bazı askerlerin tüm askeri personelle eş tutulduğu bir zamanda ikinci yemine gerek yoktu.
Diğer açıdan bakıldığında yemin metninden rahatsız olmak ya art niyetlilik veya cumhuriyet ve Atatürk’ü içselleştirememek den geçiyor. Her ikisi de yanlış. Atatürk adının anılmasından rahatsız olan varsa kendini sorgulasın. Elbette bu askerlerin başkomutanı bugün resmi olarak cumhurbaşkanıdır. Kimse buna itiraz edemez ve etmemeli. Buna da itirazı olanlar demokrasiyi kabul edememiş antidemokratik kafalılardır. Ancak birde ebedi başkomutan vardır ki oda Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Tekrar ediyorum. Asli ve yasal yemin töreninden sonra ikinci bir yemin gereksizdi. Ancak gereksiz olduğunu bildirdiğimiz bu yemin içinde bir bardak suda fırtına koparmak bir o kadar gereksiz oldu. Ülke hepimizin, asker hepimizin. Zaten içine sızan hainlerden, tarikat, cemaat, grup, parti vs olgulardan yeni yeni temizlenen kahraman ordumuzu bu türlü yapay gündemlerle yıpratmak kimseye hizmet etmez. Hiçbir siyasi bu necip milletin askerlerine kem gözle baktığında, art niyetli konuştuğunda, askeri küçük düşürücü davranış ve söz söylediğinde pirim yapmaz. Pirim yapan siyasi ve o siyasiye o pirimi verebilen kişiler varsa eğer onlarda Türk ve Türkiyeli değildir.
Bazı serçe beyinliler bilinçli olarak askeri, subayı, Astsubayı, Uzman erbaşları küçük görmeye göstermeye çalışıyor. Bu konu her iki cepheden de gereksiz bir konuydu ve uzatılmamalı. Ama hala bu ve bunun gibi konular üzerinden asker benim senin onun gibi tartışma yapanlar onları yıpratıyor bunu bilsinler. Asker Metehan, Asker Fatih, Asker Abdülhamid, Asker Atatürk askeridir. Onu çıkarları uğruna yıpratanlar kimin neyi diyor ve sözü burada kesiyorum.
Bir dahaki sefere kadar Allah(cc)’a emanetsiniz.
Bunlar da ilginizi çekebilir
Sehrin gözü ile bakmak
Eğer herhangi bir siyasetçinin veya bir idarecinin penceresinden bakıp değerlendirme yapıyorsanız, BU ŞEHRE KÖRSÜNÜZ demektir. Şehrin penceresinden bakmadığınız sürece de, bu şehir hakkında benim şehrim diyemezsiniz. Yukarıda dile getirdiğimiz gibi; SİZ KİMİ DİNLİYORSUNUZ?
4 hafta önceBEŞİR ATALAY HOCA’YA SELAM OLSUN!
Kırıkkale Üniversitesi'nde kampüs adının Beşir Atalay'dan "Şehitler Kampüsü"ne çevrilmesi tartışılmaya devam ediyor. AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, bugün kaleme aldığı yazısında bu karara sert tepki gösterdi: "Bugün muhafazakar kesimin siyasi, fikri ve akademik mücadelesinde önemli bir isimdir Beşir Atalay. İtibarı asla bir rektörün şahsi kararıyla silinemez."
4 ay önceAh üniversite vah üniversite
Kırıkkaleliler çöpçü oluyor, temizlikçi oluyor, güvenlik görevlisi oluyor ama kendi şehrinin adını taşıyan üniversite de akademisyen olamıyor. Kırıkkaleliye reva gördüğünüz ayak takımı muamelesi mi?
4 ay önce
