BU ŞEHRİN SAHİBİ KİM?

Uzun zamandır görüşmediğim bir dost ile yolda karşılaştık. Ayaküstü selamlaşmanın ardından “hadi, gel bir kahve içelim” dedi. Beni bildiği için sanırım, oturur oturmaz, “Bu şehrin sahibi kim? Niye bu kadar sahipsiz Kırıkkale?” diye sordu.

Şehrin sahipsizliğinin sebeplerini sıralarken önce bizim şu sokakta yürüyüp herkesten şikayet eden insanımız cevabını verince biraz duraksadı.  Sonra “Nasıl?” diye sorusunu yenilerken açıklamamı isteyen bir ses tonuyla aynı şeyi “Nasıll?” diye tekrarladı.

Bugünün iktidarını oluşturan parti ile ona her şartta destek çıkan partinin seçilmişlerine ve yöneticilerine bakmasını tavsiye ettim.

Herkes bir yerinden tutup çekiştiriyor şehri…

Şehrin yaşayanları, küçücük çıkarları uğruna şehrin geleceğini heba etmekten çekinmiyor, makam sahibi siyasetçilerde kendi nüfuzları için şehrin geleceğini kurban ediyor.

Siyasetçinin işi bürokrasi ile vatandaş arasında köprü kurup, vatandaşın işlerini kolaylaştırmak olmasına rağmen, bizim siyasetçiler “vatandaş” kısmını tümüyle unuttu. Şimdilerde vatandaş yok, sadece kendine yakın olanlar kısmı kaldı. Vatandaş olmayınca şehirde olmuyor. İnsan yoksa, kaldırımlar, yollar, binalar ne işe yarar?

Şehirde her iki kişiden birinin oyunu almış bir belediye başkanı var Ahmet Önal, birde devlet yöneticileri tarafından atanmış bir vali var, Mehmet Makas. Şehre yerel hizmetin iki ayağını bu makam sahibi isimler oluşturuyor. Siyasetin diğer seçilmişleri Milletvekilleri Mustafa Kaplan ve Halil Öztürk ile AK Parti il Başkanı Engin Pehlivanlı ile MHP İl Başkanı Murat Abalı. Belediye Başkanı başka partide diye bunların hiç birisi Belediyeye yakın durmuyor, hiçbir işine ziyaret ederek biz ne yapabiliriz demiyor? Bunun siyaseten anlaşılır bir yanı var.

Peki Vali ile durum nedir?

Valiyi MHP Milletvekili Halil Öztürk ile Ak Parti il Başkanı Engin Pehlivanlı destekliyor, Ak Parti Milletvekili Mustafa Kaplan ve MHP il Başkanı Murat Abalı ise desteklemiyor.

Ak Parti ve MHP’de milletvekili ile il başkanlarının arasında sorun olduğu da herkesin malumu. Bu yüzden de her parti içinde onun adamı bunun adamı yaklaşımı tavan yapmış durumda. 

Şimdi sormak gerekir, böyle bir siyasi yapı hizmet üretebilir mi?

Birinin ak dediğine diğerinin kara dediği bir yerde ne üretilebilir?  

Hele ki Ak Parti’de kendi tabanın bile istemediği ve Kırıkkale siyasetinde yeri bulunmayan Bakan Yardımcısı Ramazan Can’ın Ak Partinin Kırıkkale siyasetinin içinde sürekli perde gerisinde elinin olması da ayrı bir manzara.

Bu isimlerden herhangi biri şehrin sahipliğini yapabilir mi? Yoksa, benim nüfuz alanın daha büyük olsun diye dar alanda kısa paslaşmaların arasında mı kalır?

Bu kopuk, karmaşık birbirini düşürmek için mücadele verilen bir yerde şehri ve şehrin insanını düşünen olur mu?

Siz susuyorsunuz ben söyleyim İMKANSIZ!

Şimdi siyasetçilerin hepsi birden, bunun yalan uyum içinde çalışmayı sürdürdüklerini söyleyeceklerdir. Hodri meydan, aşağıda linki bulunan haberi değerlendirin gereğini yapında görelim. 

Manşet Gazetesinin yaptığı bu haberi bir okuyun 

MKE’DEN KIRIKKALE’YE BİR KAZIK DAHA

Anonim Şirket olduğu günden bu yana Kırıkkale ile bağlarını gün gün kopartan MKE, Kırıkkalelileri MKE’de barındırmaz oldu. İlhami Keleş’in Bakanı bile dinlemediği ortaya çıktı!

https://www.mansetgazetesi.net/mkeden-kirikkaleye-bir-kazik-daha