Ey Kırıkkaleli hemşerim soruyorum sana?

Sohbetlerin büyük bölümünde söylenirdi o söz… Üstelik o kadar çok tekrarlanırdı ki, dinleyenler hem saygıya dikkat etsinler hem de hayatları boyu en önemli bilgiye sahip olsunlar istenirdi. Bu yüzdendi “İslam’ın altıncı şartı haddini bilmektir” sözünü.

Haddini bilmek mühim mesele…

Kim haddini bilmez peki?

Sözlüklerde ‘haddini bilmek’ bilgi seviyesinin ve gücünün ne ölçüde olduğunu bilip ona göre davranmak, kendisine uygun olanın veya yapabileceğinin ötesine geçmemek, ‘haddini bilmez’ ise bilgi seviyesinin gerektirdiği şekilde davranmayan, küstah olarak açıklanıyor.

“Aklı ersin ermesin her şeye karışır, büyükler yanında türlü pot kırar, haddini bilmez, budala, şaşkın bir kişi” olarak tarif ediyor. Son zamanlarda neredeyse hemen her yerde karşımıza haddini bilmez insanlar çıkmakta. Bu haddini bilmezlerden kaçınmak, mümkün değil gibi. Çünkü toplum içinde o kadar çoğaldılar ki, hemen her gece televizyonlarda bir veya birkaç haddini bilmezle karşı karşıya kalmamız an meselesi. Daha önce de birkaç yazımda belirtmeye çalıştığım gibi bu sonuç eğitim sistemimizin yarattığı bir zaaf, çok uzun süredir eğitim adı altında öğretim yapmaya çalışıyoruz, bu nedenle neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olmayan bir topluma dönüşüverdik.

Sosyal Medyanın etkisiyle de haddini blimezlik maharet sayılmaya başlandı.

Üniversite de kampüsün isminin değişmesiyle birlikte, bugüne kadar aklıselim sandığım biri kişi bile bugün neye itiraz ettiğimi defalarca anlatmama rağmen “Neden şehitler adından rahatsızsın?” sorusunu sorma patavatsızlığını ve hadsizliğini gösterdi.

Tekraren söylüyorum;

O ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜNDE KIRIKKALELİ KİMİN ADI OLSA VE DEĞİŞTİRİLSE, O DEĞİŞİME KARŞI ÇIKARIM.

KIRIKKALE’YE GÖREV YAPMAK İÇİN GELMİŞ BİR BÜROKRATIN KIRIKKALELİ BİRİNİN İSMİNİ BİR YERDEN KALDIRMA CÜRETİNİ GÖSTERMESİ, O ŞEHRE YAPILABİLECEK EN BÜYÜK SAYGISIZLIKTIR, TERBİYESİZLİKTİR.

İkinci konu;

Kırıkkale yetiştirdiği insanların değeri bilmeyen, en üst düzey makamlarda bulunan kimselerden tayin, ne iş olsa yapar çocuğuma iş yaklaşımı dışında bir talepte bulunmayan fikren fakir, aklen fukara yaklaşımında olan bir yer. Bu her meslek gurubunda var.

Kırıkkale tarihinde bakanlık seviyesinde görev yapmış iki siyaset insanı oldu; Prof. Osman Durmuş ve Prof Beşir Atalay.

Kırıkkale’de bu makama gelmiş iki Kırıkkale evladı. Kırıkkale gibi bir şehir için bu isimleri korumak ve sahip çıkmak en önemli görevidir. Şunu yaptı bunu etti saçmalıklarına düşmeden, ülke geneline mal olmuş isimlerine sahip çıkmalı.

Kendi hemşerisini ayaklarından tutup çekildiğinden şikayetçi olanların hepsi, bugün aynı şeyi hemşerisine yapmaktan imtina etmiyor. Sözde aklı başında olduğunu söyleyen kimselerde bu ahmakça tavra alkış tutuyor.

Kırıkkale’den kimse niye bürokrasi de yükselmiyor? Çünki bu şehrin insanı ayklarından tutup çekiyor…

Kırıkkaleli büyük iş insanların neden çıkamıyor biliyor musunuz? Çünki bu şehrin insanı onun varlığını kıskanıp her tür iftirayı atıyor, batması için dua ediyor desek yeridir.

Kırıkkale neden anlayış ve kültür bakımından yükselemiyor biliyor musunuz? Ankara’ya gidip gelmekten korkan kimselerin bakış açısıyla hayat sürdürmeye çalışıyor…

Kırıkkale neden bu kadar çaresiz biliyor musunuz? Bileğinin hakkıyla bir yerlere gelmiş insanlara iftira atmaktan çekinmiyor…

Kırıkkale neden bu kadar pespaye biliyor musunuz? Herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor…

EY KIRIKKALELİ HEMŞERİM! SORUYORUM SANA; BU HADDİNİ BİLMEYENLERE KARŞI KENDİ HAKKINI KORUMAYI, KENDİ ŞEHRİNE SAHİP ÇIKMAYI NE ZAMAN ÖĞRENECEKSİN?